Son hafta icerisinde farkli kelimelerle resmen ayni seyi yazmisiz. Bu sistem benim de arkadasimi oldurdu. Sanirim insanligin bilincalti bir yerlerde agac gibi birlesiyor, ayni seyleri dusunup hissediyoruz hic tanimadiklarimla.
Ben emekli olduktan sonra yazmaya başladım. Yazma derken, yeteneğim sadece bir Substack sayfasını idameye yetiyor. O da öylesine. Sizin kitaplarınızı Amazon'dan aradım. 'Arızanın Merkezine Seyahat' buldum ama sadece paperback olarak, Kindle versiyonu yoktu.
Tüm gailelere rağmen yazmaya devamda ısrar ettiğiniz için teşekkür ediyorum.
Bence dünyada da böyle bu. Austin Kleon’un yalancısıyım. Mutlaka para kazanacağınız bir mesleğiniz olsun, diyordu sanatçılara. Ne yapalım. Ya meslek ya da sponsor bulmak lazım. Bunun için içerikleri paralı yapmak hiç de ayıp değil bence. Normalleşmeli hatta. Tabii önce daha fazla talep mi olmalı nitelikli yazılar okumaya, yoksa o talebi biz emeğimize kıymet vererek mi yaratacağız onu bilmiyorum. Bu ekonomide para istemek benim de içime sinmiyor bir yandan da.🤷♀️
Yeni cagla birlikte hem bilginin hem de degerin el degistirme yeniden bicimleniyor. Bu gecis sureci benim gibi eski kafalilar icin biraz sancili geciyor ama bugun ilk ucretli takipcim geldiginde hem sasirdim, hem de birinin yazdiklarima deger vermesinden asiri mutluluk duydum. Kendi kaliplarimizi kirmamiz gerekebilir.
Hayatını metin yazarak kazanmaya çalışan biri olarak epey dokundu bana bu yazı. Çok da sevdim ama o ayrı. Emeklerimin karşılığını almayı ben de dualarıma ekleyeyim en iyisi artık. Tutar mı tutar, belli mi olur...
Ben de boş defterlerle baş başa kaldigimda -ki bu sessizlik için ziyadesiyle çaba gostermisken- bazen soruyorum. Ben tam olarak şuan burada ne yapıyorum diye. Mecbur kalmadıkça olmaz, yapabilen geri dönsün çağrısının kuvvetini sanırım artık daha iyi anlıyorum.
Son hafta icerisinde farkli kelimelerle resmen ayni seyi yazmisiz. Bu sistem benim de arkadasimi oldurdu. Sanirim insanligin bilincalti bir yerlerde agac gibi birlesiyor, ayni seyleri dusunup hissediyoruz hic tanimadiklarimla.
Ah… Sarıldım size!
Ben emekli olduktan sonra yazmaya başladım. Yazma derken, yeteneğim sadece bir Substack sayfasını idameye yetiyor. O da öylesine. Sizin kitaplarınızı Amazon'dan aradım. 'Arızanın Merkezine Seyahat' buldum ama sadece paperback olarak, Kindle versiyonu yoktu.
Tüm gailelere rağmen yazmaya devamda ısrar ettiğiniz için teşekkür ediyorum.
Bence dünyada da böyle bu. Austin Kleon’un yalancısıyım. Mutlaka para kazanacağınız bir mesleğiniz olsun, diyordu sanatçılara. Ne yapalım. Ya meslek ya da sponsor bulmak lazım. Bunun için içerikleri paralı yapmak hiç de ayıp değil bence. Normalleşmeli hatta. Tabii önce daha fazla talep mi olmalı nitelikli yazılar okumaya, yoksa o talebi biz emeğimize kıymet vererek mi yaratacağız onu bilmiyorum. Bu ekonomide para istemek benim de içime sinmiyor bir yandan da.🤷♀️
Yeni cagla birlikte hem bilginin hem de degerin el degistirme yeniden bicimleniyor. Bu gecis sureci benim gibi eski kafalilar icin biraz sancili geciyor ama bugun ilk ucretli takipcim geldiginde hem sasirdim, hem de birinin yazdiklarima deger vermesinden asiri mutluluk duydum. Kendi kaliplarimizi kirmamiz gerekebilir.
Hayatını metin yazarak kazanmaya çalışan biri olarak epey dokundu bana bu yazı. Çok da sevdim ama o ayrı. Emeklerimin karşılığını almayı ben de dualarıma ekleyeyim en iyisi artık. Tutar mı tutar, belli mi olur...
Ben de boş defterlerle baş başa kaldigimda -ki bu sessizlik için ziyadesiyle çaba gostermisken- bazen soruyorum. Ben tam olarak şuan burada ne yapıyorum diye. Mecbur kalmadıkça olmaz, yapabilen geri dönsün çağrısının kuvvetini sanırım artık daha iyi anlıyorum.
Dönüşü olmayan bir yol mu desek :)
Off of, müthiş bir yazı olmuş 👏🏻👏🏻
Cok tesekkurler :) Birimizin hezeyani bazen digerimizin hazinesidir!
İyi dedin :)